top of page
Koray Ağzıyağlı
Screen Shot 2022-05-18 at 11.10.41.png
Search

ikinciyeni.com - #KaputaVur

Writer: koray agziyaglikoray agziyagli

Updated: Feb 5, 2019


Ajans ile yapılan ilk toplantılara oldum olası çok dikkat ederim. Belki de günlerce üstünde çalıştıkları, yeterli özgüvene ulaştıkları fikirlerini size anlattıkları an. Odadaki herkesin duruşuna, oturuşuna, mimiklerine dikkat ederek fikre olan güvenlerini ve bağlılıklarını anlamaya çalışırım. Kullandıkları sıfatları, anlatırken nerede duraksadıklarını, hangi cümleye güvendiklerini not alırım.


Bu filmin fikri baştan sona zeka ürünüydü. Kompozisyonu, ünlü kullanımı, mesajın sadeliği ve netliği mükemmeldi. En önemlisi fikri herkes sahiplenmişti. Belli ki herkes kendinden bir şeyler bulmuş ve katmıştı.


Bir kaç gün filmin üzerine düşündükten sonra iki fikirle ajansımıza gittik. Filmin atmosferini, kamera dilini, kurgusunu anlattım ve çok da güzel ek fikirler aldım. Yapılan her toplantıda, herkesin fikri filmi zenginleştirdi. Sadece iki tane ama büyük problem vardı. Birincisi, araba kaputundan güzel bir ses çıkacak mıydı? İkincisi, performans sekansında teknik olarak ses ve görüntü uyumu sağlanabilecek miydi?


ÖN HAZIRLIK

Filmde referans olarak aldığımız dünya Coen Biraderlerin, Fargo'su oldu. Şehirden uzak ıssızlığı, boşluğu, devasa insan yapıları içindeki kimsesizlik, filmin başındaki absürd duruma da faydalı oldu. Burhan Öcal hali hazırda dünyaca ünlü perküsyonist ve kendi karizması olan bir karakter. Ona uygun olan arabanın kendi gibi güçlü, şık ve alışılmışın dışında olması fikri bizi filmdeki arabayı kullanmaya itti. İstediğimiz büyüklükte ve mimaride olan otoparkı bulmak biraz zor oldu.

Otoparkı ve arabayı belirledikten sonra performans sekansına odaklandık. Otuz - kırk saniyelik bir sekans olacaktı ve kurgu yapısı gereği bir çok açıdan (sabit, şaryo, crane) almamız gerekiyordu. Burhan Beyin çalma tekniği olarak "aksak" bir tekniği vardı ve bir çaldığını bir daha aynı şekilde çalamayacaktı. Bu bize devamlılık sorunu yaratabilirdi. Hem bunu engelleyebilmek için hem de elimizde temiz bir ses kaydı olması için akustiği uygun bir yerde prova kaydı aldık.

Yanlış hatırlamıyorsam 87 farklı kayıt aldık. Bunların içinden en beğendiklerimizi bölüm bölüm seçip, birleştirip, sette ona en yakın olanını tutturmaya çalıştık. Burada ses teknisyeni Oğuzhan Akalın kusursuz bir sistem kurarak kayıt almamızı sağladı. Teknik anlamda merak edenler için son kısıma onun yazısını ekledim. Böylece ilk problemin cevabını almış olduk; evet Burhan Öcal arabanın kaputundan bile güzel ses çıkarabiliyor.

ÇEKİM


Görüntü Yönetmenimiz Olcay Oğuz ile iki kere teknik keşif yaptığımızdan, oyuncunun hangi hareketinde hangi açıyı kullanacağımızı bilerek sete hazır girdik. Olcay'ın titizliği, özeni, ona duyduğum güveni haklı çıkarıyordu. Hava çok soğuktu ve oyuncumuz zaten sete hasta gelmişti. Yerleri ıslatmak için döktüğümüz su donuyordu. Bi ara yerleri ıslatmasak daha mı iyi olur fikrini düşündük. Tüm bunlar beni korkutsada Burhan Bey profesyonelliğini hiç bırakmadan onaltı saate yakın o soğuk, ıslak kaportaya vurdu. Kaportanın üzerindeki sular gliserinli olduğu için her tekrardan sonra elleri yapış yapış oluyordu.


Ajans CCO'su Ergin Binyıldız'ın projenin ilk toplantısından itibaren göstermiş olduğu güven ve fikir zenginliği sette de devam ettiğinden, film hepimizin filmi hissi ekipteki herkese geçti. Soğuğa rağmen morallerin ve zevkin yüksek olması beni mutlu etmişti.


ÇEKİM SONRASI


Bana göre filmin en önemli kısmı çekim sonrası kısmıydı. Görüntü ve ses uyumu olacak mıydı, performans sekansı devamlılığı tutmuş muydu, mesaj kağıt üzerindeki gibi sade ve net geçebiliyor muydu? Editörümüz Sezer Uçar ilk gün montajını kendi yaptı. O'nun müzik bilgisi ve tecrübesi bu projede önemliydi. Bir kaç farklı montaj yapmış ve hepsi güzel çalışıyordu. En beğendiğimizi seçip incesine girdikten sonra, set öncesi dikkat ettiğimiz bütün noktaları çözmüş olduğumuzu gördük. İkinci problemimiz; ses ve görüntü uyumunun da sağlandığını gördükten sonra geriye iki önemli aşama; renk ve ses tasarımı kalmıştı.

Renk dünyamız ön hazırlık sırasında kafamızda belliydi. Soğuk-Sıcak dengesi olan, sıcakların sodyum, soğukların ise cyan olduğu, contrast bir dünya istiyorduk. Bora Gökşingöl ile beş-altı saat gibi bir sürede yaptık. Bora şu an bana göre Türkiye'nin en iyi coloristi. Renk için yanına gittiğimde bana önceden hazırladığı dokuz renk paletini gösterdi ve içinden en beğendiğimiz ile ilerledik. Tabi bu sırada görüntü yönetmenimiz ile telefon vasıtasıyla temas halindeydik.


Bu filmde ses tasarımı ve miksajı, bir yönetmen olarak en güvensiz hissettiğim kısımdı. Yapacağımız en ufak bir hata, başta Burhan Beyin tepkisini çekebilirdi ki bu O'nun emeğine yapılan büyük bir saygısızlık olurdu.

Yapılan ilk miksajı beğenmedim ve şansımızın yaver gitmesiyle Ses Mühendisi Ulaş Ağce ile yeniden miksaja girdik. Ulaş, IMAJ'ın ses departmanın başındaki isim ve uzun metrajlardan reklam filmlerine bakmaya vakti olmuyor. O'nu bulmak ve yakalamak filmin tamamlanmasını sağladı. Bu film ile ilgili üzüldüğüm tek şey, ses dizaynının yeteri kadar duyulamamış olması. Akıllı telefon, tablet ve bilgisayar gibi aygıtlarda alt frekans sesleri temiz anlaşılamıyor. Filmi, kulaklık ile dinlediğinizde ne kadar zengin bir atmosferi olduğunu duyabiliyorsunuz. Neyse ki sinema gösterimlerinde izleyenler tadını çıkaracak.


Peki bu filmden ne öğrendim? Bu film bana, herkesin fikrinin ne kadar önemli olduğunu öğretti. Fikrini söyleyen, dinlediğim herkes filme katkı sağladı. Ekibime ne kadar özgürlük verdiysem, film o kadar özgün oldu.


 


Merak edenler için Ses Kayıt Tekniği, Oğuzhan'ın kaleminden:


İlk olarak Burhan Öcal’ın otomobil üzerinde kullanacağı alan belirlendi. Sanatçı, otomobilin ön plaka kısmına hizalanmış bir taburede oturduğu için derinlikte (otomobilin ön camına doğru) yaklaşık 90 - 100 cm’lik, genişlikteyse (sağ ve sol far kısmına doğru) 150 - 175 cm’lik bir alanda performansını gerçekleştiriyordu. Kullanılan alanın genişliğini yakalayabilmek için stereo mikrofonların kullanılmasına karar verildi. 


Sanatçının performans sırasında kaputa avuç içeriyle ya da yumruğuyla vurarak çıkarttığı bas sesleri, ‘düm’ vuruşları, kaydedebilmek için Kaput altına, kullanılan alanın tam merkezine (motor bloğunun üzerine denk geliyordu) AKG D-112 bas enstrüman mikrofonu yerleştirildi. Bas seslerin yönsüzlüğü ve sanatçının neredeyse tüm ‘düm’ vuruşlarını kaputun tam ortasına vurarak çıkarttığı için burada stereo değil, mono mikrofonlama tekniği kullanıldı.


Sanatçının performans sırasında kaputa parmaklarıyla vurarak çıkarttığı sesleri, ’tek’ vuruşları, kaydedebilmek için kaput altına iki adet Sanken Cub-01 condenser cardioid boundary mikrofon yerleştirildi. Mikrofonlar kaputun merkezinden 30 cm sağa ve 30 cm sola olmak üzere aralarında 60 cm olacak şekilde yerleştirildi. Bu mikrofonlar motor bloğunun üzerine, kaput yüzeyiyle arasında 8 - 10 cm mesafe olacak şekilde yerleştirildi. 


Sanatçının performans sırasında kaputa tırnaklarıyla vurarak çıkarttığı sesleri, tıkırtıları, yakalayabilmek için kaputun yüzeyine iki adet eşik altı mikrofon yapıştırıldı. Mikrofonlar kaputun merkezinden 30 cm sağa ve 30 cm sola olmak üzere aralarında 60 cm olacak şekilde yerleştirildi. Bu mikrofonlar yüzeye yapıştırıldığı için performans sırasında çıkartılan en düşük ses seviyelerindeki vuruşların (ölü - hayalet vuruşlar) kaydedilmesi sağlandı.


Sanatçının performans sırasında çıkardığı tüm sesler (Düm, tek, tırnak sesleri) ve genel atmosfer sesleri, sanatçının kulak seviyesi referans alınarak Kaputun yaklaşık 50 cm üzerinden, aralarında yaklaşık 30 cm mesafe olacak şekilde sarkıtılan iki Neumann KM-184 condenser cardioid mikrofon AB stereo mikrofonlama tekniğiyle kaydedildi. 

Bunlara ek olarak kameranın mekandaki yeri, performansa alanına olan uzaklığı, mekandaki atmosfer sesleri ya da detay planlardaki (el - ayak detayları) ‘makro’ yakınlıktaki sesleri yakalayabilmek için DPA 4017b condenser shotgun mikrofon kullanıldı. Bu mikrofon bir boom operatörünün kontrolündeydi. Örneğin kameranın otomobilin içinden performansı çektiği sıralarda bu mikrofon da araç içine yerleştirilerek performansın araç içindeki tınısı da kaydedilebilmiş oldu. Ya da sanatçının yere ayaklarıyla vurarak tempo tuttuğunu gördüğümüz ayak detay planlarındaki sesler, sanatçının otomobile yürüyüşü, taburesini yere koyuşu gibi sesler bu mikrofon sayesinde kaydedilmiş oldu. Bu tip şeylerin genelde post prodüksiyon aşamasında, ses tasarımı ve miksaj sırasında yapılacağı düşünülse de çekim sırasında bu sesleri en iyi şekilde kaydetmenin önemine inanıyorum.


Birçok farklı sahne, plan ve tekrarın kurgulanmasıyla oluşacak bir performans olacağı için sanatçının her tekrarda aynı tempoda çalması gerekiyordu. Bunun için de bir metronom kullanmaya ihtiyaç vardı fakat metronom sesinin mikrofonlara karışmaması, sızmaması gerekiyordu. Bunun için telsiz bir kulak içi kulaklık sistemi kullanılarak sanatçının performans sırasında metronom sesini rahatlıkla duyabilmesi ve bu sesin kayıtta kullanılan mikrofonlara sızmaması sağlandı.


Oğuzhan Akalın (Ses kayıt teknisyeni)

Halil Tunçay (Boom operatörü)




 
 
 

Comments


bottom of page